Basından

Yeni Şafak - Müjgan Culfa Röportajı


Doğuştan fotoğrafçıyım mı diyorsunuz yoksa bilinçli bir tercih mi?

Benim hikayem 12 yaşımda başladı. Babamın asıl mesleği öğretmenlikti ama fotoğraf stüdyomuz da vardı. O zamanlar babamla dönüşümlü olarak çalışıyorduk. O okulda olduğu zaman ben stüdyoya gidip vesikalık düğün vs. fotoğrafı çekiyordum. Tabii o zamanlar fotoğraf çekimi stüdyoda hallediliyordu, kısmen daha rahattı. O yaşlarda normal bir çocuk parka gider arkadaşlarıyla oyun oynar ya, ben karanlık odada baskı yapıyordum. Deneysel çalışıyordum. Babam kimyasalları sakın ağzına sürme diye tembihlerdi beni. Lise yıllarımda da yanımda hep fotoğraf makinası bulunurdu. Arkadaşlarımın albümlerinde ki çoğu fotoğraf bana ait.

Üniversitede fotoğraf bölümünde mi okudunuz?

İlk önce Marmara Üniversitesi'nde çok alakasız bir bölüm okudum. Sonra Mimar Sinan Üniversitesi'nde fotoğraçılık bölümünün açıldığını öğrendim. 1996 yılında kayıt yaptırdım. Mimar Sinan'a çok zor girdim. İlk profesyonel çekimlerime Maison dergisinde çalışarak başladım. 7 yıl boyunca hem dergide çalıştım hem okudum.

Hem alaylı hem mektepli olmanız sebebiyle fotoğraf üzerine kurulu bir yaşamınız var aslında. Fotoğraf sizin için ne anlam ifade ediyor?

Hikaye fotoğraçılığı benim en büyük hobim. Yani hobimden para kazanıyorum. Bu yüzden zevk veriyor bana. Bu işten para kazanmak benim nefesimi kesmiyor. Fotoğraf çekiyor olmak benim nefesimi kesen şey... Fotoğraf çekerken anın durduğunu, nefesimin kesildiğini hissediyorum.

Yerleşik düzene geçmek fotoğrafçının motivasyonunu düşürür mü?

Gezmek, farklı insanlar mekanlar keşfetmek, bambaşka kültürlerin yaşadığı ülkeler görmek inanılmaz besliyor insanı. Bu muhakkak çektiğiniz fotoğrafa da yansıyor. Fotoğraf makinamı alıp, sırt çantamla dünyayı gezmeyi çok istiyordum. Afrika'ya gidip, kamplarda bir süre yaşamayıp belgesel fotoğraf çekmeyi hayal ediyordum. Ya da Amerika'ya gidip iyi fotoğrafçılarla çalışmayı arzuluyordum. Tabii bu da göçebe bir yaşamı mümkün kılıyor size. Mükemmel bir şey... Ama evlenip çoluk çocuğa karışınca tam tersi oldu.

NEFESİM KESİLİYOR

Hayatınızda fotoğraf olmasaydı yerine neyi koyabilirdiniz? Bu sinema olur muydu mesela?

Fotoğrafın yerine birşey koyamazdım. Tadını aldım bir kere... Film izlerken bile çoğu zaman kurgudan olaydan kopuyorum, görüntülere odaklanıyorum. Kareler aklımdan çıkmaz. Çünkü filmler de kare kare fotoğraflardan oluşuyor. Bence fotoğraf olmasa sinema da olmazdı.

Fotoğraf nasıl bir bakış açısı geliştirir?

Fotoğraf bakmayı değil, görme duyularınızı geliştirir. Görsel radarlarınız daima açıktır. Bir şeyin fotoğrafını çekeceksem, onun bana muhakkak bir duygu vermesi lazım. Hangi açıdan, ne şekilde çekeceğiniz sonra ki mesele. Fotoğraflayacağım şey ne ise; dağ, ova, insan, deniz vs olabilir; onu ben kendi kadrajımda görüyorum.

FRİDA'YI ÇEKMEK İSTERDİM

En çok ne fotoğraflarken mutlu oluyorsunuz?

İnsanları ve şehirleri çekerken çok mutlu oluyorum. İnsanlarda olduğu gibi şehirlerin de enerjisi ve duygusu olduğuna inanıyorum. Bir New York'u fotoğraflamak ile Dubai'de çekim yapmak arasında çok fark var. New York'ta İstanbul gibi 7 / 24 canlı yaşayan bir şehir...

En çok kimin fotoğrafını çekmek isterdiniz?

Yaşıyor olsaydı kesinlikle Frida'yı fotoğraflamak isterdim. İnanılmaz çılgın ve dolu bir kadınmış. Acılarla dolu bir hayat hikayesi var. Bu da fotoğrafa çok iyi yansırdı.

 

MERAKIMDAN DÜĞÜN ÇEKMEYE BAŞLADIM

 

Düğün fotoğrafçılığı nasıl başladı?

Sırf merakımdan başladı diyebilirim. Bir gün moda çekimi yaparken bir telefon geldi. Les Ottomans Otelleri'nin sahibinin asistanı arıyordu. 'Ahu Hanım'ın kızının Antalya'da düğünü olacak, düğünü sizin fotoğraflamanızı istiyoruz, ne düşünürsünüz? 'diye sorunca ben de düğün fotoğrafı çekmediğimi dile getirdim. Onlar çok ısrar edince sırf 3 gün 3 gece düğün nasıl olur diye merakımdan düğünü fotoğraflamaya karar verdim.

Hazırlık aşamalarının bile fotoğraflanacak olması korkutmadı mı?

Kesinlikle öyle...Düşünsenize daha öncesinde hiç böyle bir tecrübem yoktu. Fotoğraflarla günün hikayesini yazıyorsun. Düğün sırasında fotoğrafı çektik, işimiz bitti gibi birşey söz konusu değil. Güzel ve özel bir tecrübe oldu.

Sizi işinizde diğerlerinden ne ayırır?

Ben genellikle pozitif bir insanımdır. İkili ilişkilerde çok zorlanmam. Eğer zevkle çalısıyorsam bunu karşımdakine hissettiririm. Bir de kıyıda köşede, adeta görünmezlik zırhı giyinmiş gibi fotoğraf çekiyorum. Sanırım bu beni ayrıcalıklı kılıyor. Hatta fotoğrafladığım kişiler bu fotoğrafları hangi ara çektin, sen yok gibiydin, fotoğraf çektiğinin farkına bile varmadık diyorlar.

Bugüne kadar hangi ünlüleri, kimin düğünlerini fotoğrafladınız?

Çok kişi var ama ilk aklıma gelen isimler arasında Ceyda Düvenci & Engin Aksoy, Pınar Altuğ & Yağmur Atacan, Melda Kamhi & Sinan Kosif, Azer Polat & Allan Hakko, Nancy Kuyumcuyan & Kerem Kibar, Elif Özmenek & Gürol Çarmıklı, Gamze Saraçoglu & Anıl Karaca çiftleri bulunuyor. Dergide çalışırken birçok ünlü ismin fotoğrafını çektim. Sezen Aksu ile çalışmak çok rahattı ve zevkliydi.

Düğün fotoğraflarını nerelerde çekmeyi seviyorsunuz?

Les Ottomans'ta ışık ve manzara güzel olduğu için fotoğraflar çok iyi çıkıyor. Çırağan Sarayı, Adile Sultan Yalısı, Swiss Otel, Conrad Otel'de vs. fotoğraf çekmeyi seviyorum.



/